Şair Evlenmesi, İbrahim Şinasi'nin 1860 yılında Tercümân-ı Ahvâl’de tefrika edilen ardından kitap olarak basılan töre komedisi tarzında tek perdelik piyestir.
Daha önce yazılmış bazı tiyatro eserlerinin varlığından söz edilse de Şair Evlenmesi, Türk edebiyatında yayımlanan batılı tarzda ilk tiyatro eseri olarak kabul edilir. Belirli bir metne dayanmayan, oyuncuların doğaçlama yaptıkları tuluat tiyatrosundan, bir konunun metne dayalı olarak giriş, gelişme, sonuç biçiminde aktarıldığı yeni bir tiyatroya geçiş bu eserle olmuştur.
Görücü usulü evliliğinin sakıncalarını konu alan eser, geleneksel Türk tiyatrosunun izlerini taşır. Sade ve tabii bir konuşma diliyle yazılmıştır. Oyun kişileri dönemin toplumsal yapısını yansıtan gerçekçi karakterlerdir. Konuşma örgüsü kelime oyunları, söz komikleri ve konuşma yanlışları içerir. Eser, klasik Fransız tiyatrosunun ve özellikle Molière’in etki ve izlerini de taşımaktadır
Yayımlanması ve sahnelenmesi
Eserin Dolmabahçe Saray Tiyatrosu’nda sahnelenmek üzere, Sultan Abdülmecid tarafından ısmarlandığı söylenir.Ancak oyunun sarayda oynandığına dair bir bilgi yoktur.
Şinasi eseri iki perdelik bir tiyatro eseri olarak kaleme almış; ne var ki kendi elleriyle ilk perdeyi ortadan kaldırmak zorunda kaldığından ikinci perde, 1860’ta Tercüman’ı Ahval’in 2.-3.-4.-5. sayılarında tek perde olarak yayımlanmıştı. 1873’te şairin ölümünden sonra Mehmet Tayfuradında bir kitapçı tarafından Selanik’te kitap olarak basıldı. Eser gerek gazetede tefrik edildiğinde, gerekse kitap olarak basıldığında fazla ilgi görmemiş ve alay konusu olmuştur.
Şair Evlenmesi, İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra, İbrahim Necmi Bey tarafından Selanik’te kurulmuş olan amatör bir tiyatro topluluğu tarafından sahnelendi.
Şair Evlenmesi piyesi Türkçe’de noktalama işaretlerinin kullanıldığı ilk eserlerden biridir. Şinasi eserde üç noktalama işareti kullanmıştır: yay, kısa çizgi ve nokta. Bu işaretleri hangi amaçla kullandığını eserin başında açıklamıştır.
Batılı tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallede pek sevilmeyen, eğitimli olmasına rağmen saf bir yapıya sahip Şair Müştak Bey, sevdiği Kumru Hanım'la, kılavuz ve yenge hanımlar aracılığıyla evlenmiştir. Nikah sonrasında kendisiyle evlendirilen kişinin, Kumru Hanım'ın çirkin ve yaşlı ablası Sakine Hanım olduğunu görünce önce bayılır sonra itiraz eder. Mahallelinin de işe karışmasıyla başına gelenleri kabul etme mecburiyetinde kalan Müştak Bey'in imdadına arkadaşı Hikmet Bey yetişir. Hikmet Bey'in mahalle imamı Ebulaklaka'ya verdiği rüşvetle olay çözülür, yapılan hile sonuçsuz kalır. Sonunda muradına eren Müştak bey Kumru Hanım'a kavuşur. Ancak Hikmet Efendi birbirleriyle görüşmeden evlenmeye kalkmanın sonucunun kötü olacağını söyler. Müştak Bey'in aklı başına gelir.