27 Aralık 1934’de Türk opera tarihinin iki önemli eserinin (Taş Bebek ve Bay Önder) prömiyeri Ankara Halkevi'nde yapıldı.
Bay Önder, 1934 yılında Necil Kazım Akses tarafından Atatürk’ün isteği üzerine bestelenmiş tek perdelik opera. Liberettosu Münir Hayri Egeli’ye aittir. İlk Türk opera eserlerinden birisidir.
Türk destanlarından esinlenen eserde üç rol vardır: Bay Önder, Eşi İzgen ve Ozan. Eseri 1932 yılında Münir Hayri Egeli tiyatro oyunu Bayönder olarak kaleme almış, Atatürk’ün isteği üzerine opera olarak bestelenmiştir.
Bay Önder Operası’nın ilk temsili -Taş Bebek Operası ile birlikte- Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 15. yıl dönümünde 27 Aralık 1934 gecesi Ankara Halkevi'nde gerçekleşti.
Konusu
Bir kehanet sonucu, Bay Önder'in eşi İzgen fırtınalı bir günde ölecektir. Bir gün, istenmeyen fırtına kopar. İzgen, ölürken göğsünde sakladığı, altın tası Bayönder'e verir. Bayönder, bu tastan bâde içer ve milletine yararlı hizmetler verir. Ölümü yaklaşınca milletinin ulularını toplar ve büyük bir şölen yapar. Şölende bütün malını mülkünü ululara dağıtır. Altın tası da engine fırlatır. Altın tas, onun ülküsüdür. Türk milleti ne zaman bunalırsa, enginden bir yudum içtiğinde, altın tastan bâde içmiş gibi güç bulacaktır.
Taşbebek Operası Ahmed Adnan Saygun’un 1934’te bestelediği, librettosu Münir Hayri Egeli’ye ait lirik fantezi türünde tek perdelik operadır.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin sahnelenen ilk Türkçe operalarındandır. Düşüncesi ve duygusuyla “mükemmel” insanlardan oluşan yeni nesiller yaratmak gerektiği düşüncesini ele alır.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün Kasım 1934’te verdiği sipariş üzerine, onun Ankara’ya gelişinin 15. yıldönümü nedeniyle 27 Aralık 1934 gecesi sahnelenmek üzere yazılmıştır. Necil Kazım Akses’in aynı nedenle bestelediği Bay Önder operası ile birlikte ilk defa Ankara Halkevi sahnesinde Cumhurbaşkanının huzurunda 27 Aralık 1934 gecesi Saygun’un yönetiminde oynanmıştır. Bu, eserin ilk ve tek sahnelenişidir.
Eski çağlar içinde bir çağda yaşayan ve bebek yapan Akman Usta, örnek bir kadın yapmak ister. Kumabanu isimli bebek canlanır ama Akman Usta kalbini takmayı unutur.
Canlanan Taş Bebek, ustaya aşık olur ve birlikte kaçmayı teklif eder. Teklifi kabul eden Akman Usta hazırlık için dışarı çıkar. Usta çıktığında içeri çırağı Varişli girer ve kız, ona aşık olup çırakla kaçar gider.
Akman Usta geri döndüğünde kızı bulamayınca yanına çalışan kalfa kadına yakınız. Kadın, "Sen yanlış yolu tuttun, senin işin insan yaratmak değil, ancak Tanrı yarattığı insanı ruhen zenginleştirmektir" der. Bu sırada çırak, kucağında Taş Bebek ile içeri girer. Taş Bebek can çekişmektedir. Ruhtan ve gönülden yoksun olduğu için ölür.